İki 29 Ocak ile “İsonomia-İsopolitia” Gerçeği -2-

Dünkü yazımızı bu nasıl bir çelişkiydi sorusu ile bitirmiştik.
 
Çelişkinin niteliğini belirleyebilmek için, Azınlıkların ve Yunanistan’ın sosyo-ekonomik yapısını Osmanlı  İmparaorluğu’nun sosyo-ekonomik yapısı  bütünselliği içinde değerlendirmek gerekir.
 
Osmanlı İmparatorluğu’nun sosyo-ekonomik yapsının ana özelliği köylülük ve tarımsal üretimdir. O tarihlerde toprak miri sistemine dayanıyordu. Mülkiyeti devlete ait olup yararlanma hakkı kişilere veriliyordu. Miri toprak sistemi zamanla çeşitli şekillerde özel mülkiyete dönüştü. Bu süreçte geniş arazilere sahip Beyler ortaya çıktı. Batı Trakya’da 1920’lerde var olan Beyler işte bu sürecin bir sonucuydu.
Osmanlı devleti Batı’da gerçekleştirilen sanayi devrimi konusunda başarılı olamayınca, giderek sanayileşmiş ülkelerin yarı-sömürgesi durumuna düştü. Bu süreçte Osmanlı uyruklu Yunan, Ermeni ve Yahudi nüfusunun belli kesimleri Batılı şirketlerle işbirlikleri geliştirdi.
Türk Devrimi’nin silahlı evresinin zaferle sonuçlandırılmasının ardından Türkiye’de Cumhuriyet devleti kuruldu. Devrim’in barış koşullarında devam ettirilmesi aşamasına geçildi.
 
Şimdi, bu tarihsel gerçekler ışığında sözünü ettiğimiz çelişki konusunu ele alalım.
Tartışmamıza önce Yunanistan’dan başlayalım. Yunanistan 1920’lerde tarımsal bir ülkeydi. Türkiye’den gelen mübadillerin yerleştirilmesi, üretime katılmaları büyük bir sorun teşkil ediyordu. Bu koşullarda, Batı Trakya’da binlerce dönümlük Türk Beylerinin  mülkiyetindeki arazilerle mübadillerin yerleştirilmesi ve üretime katılmaları arasında bir çelişki oluşmuştu. Bu çelişki, Yunan Hükümetlerinin Beylerin çiftliklerini “zorunlu” veya “gönüllük” esasına  göre satın alıp buralara mübadilleri yerleştirmesiyle çözüldü.
 
Türkiye’deki çelişkiye gelince. Cumhuriyet’in ilânından sonra ülkede devletçi karma-ekonomi modeliyle kalkınma çalışmaları başlatıldı. Osmanlı devletinin yarı-sömürge haline geliş sürecinde Rum nüfiusunun belli bir kesiminin Batılı şirketlerle geliştirdiği işbirliğiyle ülkede milli ekonomi geliştirme arasında bir çelişki oluşmuştu. Bu çelişki, Atatürk’ün sağlığında Rum nüfusunu milli ekonomiye uyumlulaştırma şeklinde çözülüyordu. Atatürk’ün ölümünden sonra bu çelişki; “Varlık Vergisi”, “6/7 Eylül 1955 olayları” ve 1964’te “Oturma-Ticaret ve Gemicilik Sözleşmesi”nin Türk Hükümeti tarafından tek yanlı yürürlükten kaldırılarak binlerce Yunanlı ve Türk yurttaşı Rum’un Türkiye’den sınır dışı edilmesiyle çözüldü.
1923’ten sonra İstanbul Rum azınlığı ile Batı Trakya Müslüman azınlığının bulundukları ülkenin sosyo-ekonomik yapısında meydana getirmiş oldukları uzlaşmaz çelişkinin çözülmesinden sonra geriye, her iki Azınlık insanının emeği ile geçinme yolundaki yaşam mücadelesi kalmış oldu.
İki 29 Ocak ile “İsonomia-İsopolitia” gerçeğini anlayabilmek için bu tarihsel gerçeklerin göz önünde bulundurulması gerikir.
Yarın, yazımıza iki 29 Ocak gerçeği ile devam edeceğiz.

google-news Ακολουθήστε το paratiritis-news.gr στο Google News και μάθετε πρώτοι όλες τις ειδήσεις.