İki 29 Ocak ile “İsonomia-İsopolitia” Gerçeği -3-

Geçen yazımızda sözünü ettiğimiz çelişkiler, zaman zaman konu ve etkinlikleri bakımından farklılık gösterse de, Yunan ve Türk Hükümetlerinin ilgili Azınlıklara karşı uygulayageldikleri “misilleme” ve “karşı misilleme” politikalarının kaynağını oluşturmaktadır.
 
1967 cuntasının ayrımcı ve baskıcı uygulamaları 1974’te parlamenter demokrasiye dönülmesinden sonra da devam etti. 1980’lerin başından itibaren Azınlık hak arama eylemlerine başladı. 1970’lerin sonlarıyla 1980’lerin başlarında Almanya’daki Azınlık mensubu işçiler dernek çatısı altında örgütlendiler. Yunanistan’da bulundukları zaman içinde bizzat yaşamış oldukları ayrımcı ve baskıcı uygulamalara karşı Azınlık saflarında gelişen mücadelelere duyarsız kalmadılar.
 
1980 yaz sömestresinde Hamburg Üniversitesi ekonomi bölümünde öğrenime başlamıştım. Batı Trakya’da olup bitenleri uzaktan takip ediyordum. 1983 yılında işçi Dernekelerine, Azınlığımızın karşılaştığı sorunlar konusunda Avnupa Konseyi’nde bir tanıtma kampanyası başlatmayı önerdim. Kaleme aldığım Türkçe, Yunanca, Almanca ve İngilizce dillerindeki tanıtım bildirisi Dernek Başkanları tarafından imzalandı ve mühürlendi. Tanıtım Avrupa Parlamentosu’nda da devam ettirildi. Avrupa Topluluğu’nun yurttaşları olarak Avrupa Parlamentosu’nun yurttaşlara tanıdığı dilekçe hakkımızı kullandık. Kaleme aldığım, Dernek Bakanlarının imzalayıp mühürlediği  İngilizce dilindeki dilekçeyi 29 Ekim 1983’te Avrupa Parlamentosu’na gönderdik. Dilekçemiz işleme kondu. Avrupa Topluluğu Komisyonu dilekçemiz hakkındaki görüşünü 8 Haziran 1984 tarihli tebliğiyle Parlamento’ya gönderdi.
 
Komisyonun görüşü şöyle:
 
“Bay Aydın Ömeroğlu tarafından sunulan Yunanistan’daki Türk Azınlığının hakları ve şikâyetleriyle ilgili 55/83 nolu dilekçe hakkında Komisyonun tebliği
Batı Trakya’daki Türk azınlığının konumu ile ilgili husus şöyledir: Bu Azınlık Yunan yurttaşı İslam azınlığı olarak tanımlanıyor. O, Lozan Antlaşması uyarınca Yunanistan ile Türkiye arasında yapılmış olan nüfus mübadelesi sonucu sınır bölgesinde bırakılmış, Türkçe konuşan bir azınlıktır.
 
Dilekçe sahipleri,  Topluluk hukukuna göre mülteci işçiler olmayıp, bir Üye Devletin yurttaşları olduklarından onların şikâyetleri kendi milli makamlarının yetki alanının meselesidir.”
 
Görüldüğü üzere, Komisyon iki hususa dikkat çekmektedir: Birincisi, Türk Azınlığı. İkincisi, şikâyetlerin Yunan milli makamlarının yetki alanının meselesi olması.
Kafamda Yunan Meclisi’ne hitaben imza kampanyası başlatma fikrinin oluşmasında Komisyonun bu görüşünün belirleyici etkisi oldu. İşçi Derneklerine önerdim. İstişare sonucu kampanya 27 Temmuz 1985’te başlatıldı. 24 Ağustos 1985’te, Ksanthi’de yapılmış olan Azınlık Yüksek Kurul toplantısında görüşüldü ve yürütme kararı alındı.
 
İmza kampanyasının yürütülmeyişinin ana ve belirleyici nedeni, Türkiye’de hukuk devleti uygulamasında ve Batı Trakya Müslüman azınlığı politikasında görülen zaaftır.
Yarın, bu zaafın iki 29 Ocakların yolunu nasıl açtığını konuşacağız.

google-news Ακολουθήστε το paratiritis-news.gr στο Google News και μάθετε πρώτοι όλες τις ειδήσεις.