İki 29 Ocak ile “İsonomia-İsopolitia” Gerçeği -1-

Lozan Antlaşması’ndaki tanıma göre Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde 1923’ten beri yaşamakta olan Müslüman azınlığına karşı uygulanmakta olan ayrımcı ve baskıcı politikaların Başbakan Miçotakis’in ağzından Yunan Devleti’nin resmi itirafı olan “isonomia-isopolitia (yasalar önünde eşitlik ve eşit vatandaşlık)”  gerçeği nedir ve buraya nasıl gelindi?

“Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü” olarak anılan 29 Ocak’lar gerçeği nedir ve buralara nasıl gelindi?

Sözü edilen konular aşağıda yazı dizisi kapsamında  irdelenmektedir. Dizi, yıllardan beri kasıtlı olarak ısrarla devam ettirilen, tarihsel gerçekleri çarpıtarak oluşturulmuş olan bilgi kirliliğinin giderilmesini ve kamuoyunun doğru bilgilerle aydınlatılmasını amaçlamaktadır.
Her iki konuyu Yunan-Türk ilişkilerinin tarihsel boyutu içinde ele almak gerekir. Yüzyıllara uzanan ilişkilerin tarihçesini anlatmak yazının amacı dağil. Nereden başlamalı sorusuna verilecek en gerçekçi yanıt, Lozan Barış Konferansı’dır diye düşünüyorum. Çünkü bu Konferans’ta Batı Trakya’nın Türk ve İstanbul’un Yunan nüfuslarının bugünkü dinsel azınlık konumları belirlendi.

Kısaca Konferas’ta sözkonusu Azınlıklarla ilgili görüşmelere değinelim. Türk Devrimi’nin silahlı evresinin hedeflerinden biri olan “Misak-ı Milli”nin üçüncü maddesi, Batı Trakya’nın hukuki durumunun belirlenmesi için bölgede plebisit yapılmasını öngörüyordu. Buna göre, bölgede Türk nüfusu çoğunluktaysa Batı Trakya Türkiye’ye, Yunan nüfusu çoğunluktaysa Yunanistan’a bırakılacak.  Türk Temsilci Heyeti Konferans’ta bu talebi ileri sürdüğünde, İngiltere Temsilci Heyeti Başkanı Lord Curzon, Türkiye’nin bazı bölgelerinde plebisit yapılması halinde ortaya nasıl bir durumun çıkacağını söylemesi, Konferans’ta güçler dengesinin Türkiye’nin lehine olmaması, Batı Trakya’da plebisit yapılması önerisinin kabul görmediği sonucunu doğurdu. Curzon İstanbul Rumlarının “zorunlu mübadele” dışında tutulmasında ısrar etti. Buna karşılık, Batı Trakya’nın Türk nüfusunun  “denge unsuru” olarak mübadele dışında tutulmasını önerdi. Türk ve Yunan Temsilci Heyetleri bu doğrultuda uzlaştı. Mübadele dışı tutulan iki toplumun bulundukları ülkede dinsel azınlık konumunda bırakılmasında ise Türk Temsilci Heyiti ısrar etti. Bundan amacı, Türk uyruklu Kürtlerin de azınlık koruması kapsamına alınmasını isteyen İngiltere ile Fransa’nın talebine karşı koymaktı. Türk Temsilci Heyeti Kürtlerin Türklerle aynı dini paylaştıklarını, dolayısıyla kaderlerinin ortak olduğunu, Türkiye’nin yeniden yapılandırılması sürecinde demokratik hakların güvenceye alınacağını ileri sürdü.
1923’ten sonra İstanbul Rum azınlığı ile Batı Trakya Müslüman azınlığı bulundukları ülkenin sosyo-ekonomik yapısında uzlaşmaz bir çelişkinin ortaya çıkmasına neden oldu.
Bu nasıl bir çelişkiydi?
Yanıtı, bir sonraki yazımda paylaşmak üzere…

google-news Ακολουθήστε το paratiritis-news.gr στο Google News και μάθετε πρώτοι όλες τις ειδήσεις.