Diktatör devrildiğinde…

Dikta rejimlerinde, burjuva demokrasilerindeki “muhaliflere” karşı olan “gıcık”, kine dönüşür…
Burjuva demokrasisinde küçümseyerek, dışlayarak, ötekileştirerek “safdışı” edilmek istenen muhalifler; dikta rejiminde cezalandırılarak, hapse atılarak, malvarlığına el konularak, hatta linç edilerek safdışı edilir…
*
Burjuva demokrasisinin hakim olduğu ülkenin coğrafî sınırları varken, dikta rejiminin başındaki adamın “gönül sınırları” vardır…
Dolayısıyla, tüm bu yukarıda bahsettiğimiz safdışı etme taktiğine, diktatörün “gönül sınırları”nda yer alan tüm mühalifler dahildir!
*
Uganda’da böyle olmuştur:
 
İdi Amin’in diktatör olarak ülkeyi yönettiği 1971 ile 1979 yılları arasında muhalifler başta olmak üzere birçok kişi takip edilmiş, işkence görmüş ve öldürülmüş; toplamda da bu süreçte 300.000 kişi cinayetlere kurban gitmiştir. Amin özellikle kendisinin de üyesi olduğu Nilote etnik grubu dışında kalan diğer etnik gruplara karşı da aşırı şiddet uygulamış, Hindistan kökenlilerin başta olduğu ve özellikle günlük ticari hayata yön veren Asya kökenli göçmenleri de şiddet ile ülkeden kovmuştur.
Uganda birliklerinin 1978 yılında Kagera bölgesini ilhak etmek amacı ile beklenmedik bir anda Tanzanya'ya saldırması sonucu karşı taarruzda aralarında bugünkü devlet başkanı Yoweri Museveni’nin de bulunduğu Uganda isyancı örgütlerinin de desteği ile Tanzanya birlikleri 11 Nisan 1979 yılında başkent Kampala'yı ele geçirmişlerdir. Bu gelişmenin ardından ülkeden kaçan Amin önce Libya'ya, sonra Irak'a, son olarak da Suudi Arabistan'a kaçarak sürgün hayatı yaşamıştır.
*
Amin tabii “şanslı” diktatörlerden: Mussolini, Hitler ve Çavuşesku’ya benzer bir son da yaşayabilirdi…
…ancak o, “kaçarak kurtuldu”…
*
Ama “tarih baba” bize öğretti ki; diktatörler devrildiğinde her şey güllük-gülistanlık olmuyor her zaman.
Uganda’da da olmadı.
Zaten demokrasi kültürünün gelişmediği, “tek adam”a biat kültürünün hâkim olduğu toplumlarda bu süreç öyle çabuk işlemez…
*
Fakat tarihin tozlu raflarında kalan bu acı hikâyenin sonunda, Amin’in “astığı astık, kestiği kestik” olduğu yıllarda onun “ateşli” savunucuları olan; ona muhalif olanları linç ettiren, “kara liste”lere aldıran, toplum nezdinde itibarsızlıştırmaya uğraşanların ne olduğundan bahsedilmiyor.
Onu da ben şöyle tahmin ediyorum:
– Amin’in papazlıktan gazeteciliğe terfi ettirdiği ve örtülü ödenekten bol miktarda para yağdırdığı; bunun karşılığında onun medya tetikçiliğini yapan kişinin psikolojisi iyice bozulmuş, bu ağır yenilgi sonrasında “hesap günü” geldiğinde dayanamayıp “kafayı sıyırmış” ve intihar etmiştir;
– Diktatör’ün muhtar, belediye başkanı, vali olarak atadığı “beslemeler”in bir kısmı “kayıplara karışmış”, bir kısmı ise “dümen kırarak” yeni rejime adapte olmuş ve “Kandırılmışız, Allah affetsin” diyerek “günah çıkartmıştır”.
– Amin’den önce de “örtülü ödenek”ten beslenen ve Amin’in de “kullanışlı aptal” olarak gördüğü ve görevde tuttuğu parazitler, “Diktatörler/Başkanlar/Liderler gider, ülkenin bekası önemlidir” diyerek hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam eder, yeni rejimin de sabit “borazancıları” olarak kalırlar.
– Ve Amin’den önce bir “hiç” iken, Amin’le birlikte “parazit”e evrilen ve fişçilik/ispiyonculuk makamına yükselen bir kesimin yarısı bu görevini bu kez yeni rejim için yapmaya başlar; diğer yarısı ise “hiç”liğe geri döner.
*
Ve muhalifler…
Tüm bu yukarıda saydığımız gruplar, şerefsizlikleriyle tarihin en kara sayfalarına geçerken, muhalifler, işkencelerde, zulümlerde, “kara liste”lerde dik tuttukları onurlarıyla adlarını tarihe altın harflerle yazdırırlar.
Diktaya karşı muhalif oldukları gibi, yeni rejime de karşı olmaya, daha adil, daha demokratik, daha insanî bir ülke, daha yaşanılır bir dünya istemeye, “gökyüzünü fethetme” mücadelesine devam ederler.
Ve elbette, “yeni” rejimin de hedef tahtasında olurlar.
*
Böyledir çünkü.
Dünyayı yaşanılır yer kılacak olan, güzelleştirecek olan, kendi bencilliği içinde boğulmak yerine insanlık ve gelecek nesiller için bir şey bırakmak için mücadele edenlerin yolu, acıdan geçecektir.
Yine de insanlık tarihinden diktatörlerin, bezirgânların silinmesi için, ilk önce parazitlerle mücadele etmek gereklidir.
Ve bu noktada da susmak, suça ortak olmaktır.
 

 

google-news Ακολουθήστε το paratiritis-news.gr στο Google News και μάθετε πρώτοι όλες τις ειδήσεις.