Türkçe ve Müftülük

Ο Παρατηρητής της πολυφωνίας

TARİHTEN BİR YAPRAK
 
 
Bir yerde okumuştum, “Yunanistan’ın ikinci resmî dili Türkçedir” diyordu Yunanlı yazar, bende izlenim bırakmıştı bu “resmî dil” deyimi, ama ne yazarın kim olduğunu, ne de nerede okuduğumu anımsıyorum. Türkçenin, Yunanistan halkının bir bölümünün-Azınlığın dili olarak yasayla kurallaştırılmış olmasını, Azınlık okullarında eğitim dili olmasını, yani Devletin bu dilin öğretimini taahhüt etmiş olmasını işaret ediyordu. Bu çerçevede yargıda ve seçim sandıkları başında Türkçe çevirmen bulundurulmasını öngören yasa hükümleri gibi ayrıntıları da kastederek.
 
Ancak Yönetimin Türkçenin öğretimi için özen gösterdiğini kimse iddia edemez. Çabalar ve önlemler, “tek millet, tek dil, tek din” diye katı bir ulus devlet anlayışı içinde Türkçeyi olabildiğince hep kısıtlama ve olabilirse ortadan kaldırmaya yönelik.
 
Turkofon Hıristiyanlar Yunanistan’da iki kuşaktır Türkçeyi unutmuş bulunuyorlar. Eski Sovyetler Birliği ülkelerinden göç eden Turkofon Rumlar bir kuşak sonra anadillerini unutmuş olacaklar. 
 
Frangudaki Programı, Evros ilinde kalmış olan birkaç azınlık okuluna uzamak istediğinde, konusu Yunanca öğretimini desteklemek olsa da ona paralel olarak Türkçe öğretimine de ilgi gösterdiği için Atina’daki yetkilinin tepkisi: “Siz ne yapmak istiyorsunuz? Biz Evros’tan Türkçenin kökünü kazımak için akla karayı seçtik, siz onu şimdi geri getirmek mi istiyorsunuz?”
 
Azınlıkta Türkçe konusu zaman zaman her defasında olumsuz bir biçimde gündeme gelir. Son günlerde yine öyle oldu. Müftülüklerle ilgili yeni düzenlemelerde orada her çeşit tutanağın Yunanca olması gibi bir şart getirildi, örneğin boşanma davasında taraflar Yunanca konuşacak, Yunanca bilmezlerse Türkçeden Yunancaya çevirmen tutulacak, yani Türkçe ifade tutmak yasak. Yeni müftü naibinin bu yeni kurala hemen uymaya koştuğu kulağıma geldi, Türkçe konuşanlara müdahale edip onları Yunanca konuşmaya davet etmiş…
 
Bir başka gelişme de bu yakınlarda Medreselerin son sınıfında Türkçe derslerin kaldırılmış olması, Türk dili dersi (Türkçe sözcüğüne alerji duyulduğu için dersin adı bile Osmanlıca (!) imiş –bilmiyordum, fe suphanallah!) ile tabii Türkçe yapılan Kur’an tefsiri dersleri. Olay, tepkilere yol açtı, encümenlerin protestosu, öğrencilerin boykotu vs.
 
Daha önce benzeri bir başka haber ortalıkta dolaşmıştı, Şeriat uygulaması kırpılmazdan önce. Yönetim, resmen hiçbir yerde kayıtlı olmayan Şeriat kurallarını kayda alacak bir komisyon oluşturmuş. Azınlıktan kimse yok bu komisyonun içinde tabii. Komisyon üyelerinden biri Mısırlı bir Arap, Selanik Üniversitesinde öğretim üyesi, yolda karşılaşmıştık ve tesadüfen ondan öğrendim. Azınlıkta uygulanan Şeriat kuralları iki dilde kayda geçirilecekmiş, Yunanca ve Arapça, Türkçe yok –fe suphanallah! Veya “lâ havle velâ kuvvete illâ billâ…” Şimdi bu komisyon eserini tamamladı mı, yoksa lağıv mı edildi, haberim yok. Mebuslara sormak lazım.
 
Asıl konumuza gelelim. 20 yıldan çok oluyor, tarih Ağustos 1996, Türkçe konusu Gümülcine Müftülüğünde yine gündeme gelmişti. Müftü Hafız Cemali iki dilli bir açıklamasının Türkçe olanında “Gümülcine Müftülüğü” ifadesini kullanmış. Dönemin tayinli eyalet başkanı, veya genel sekreteri, o zaman daha eyalet başkanlarının seçimle işbaşına gelmeleri kuralı getirilmemişti, Müftüye gönderdiği bir “azarlama” yazısında Türkçe Gümülcine adının kullanılmasına itiraz ediyor, Müftünün devlet memuru olduğunu ve resmî isim Komotini dışında başka bir isim kullanamayacağını hatırlatıyor, ayrıca Türkçe Gümülcine isminin kullanılmasının Yunan devletinin sınırları konusunda kafa karışıklığına (!) yol açtığını iddia ediyordu.
 
Aşağıda Gümülcine Müftülüğünün daktilo edildikten sonra Hafız Cemali’nin imzasıyla Eyalet başkanlığına gönderilen Yunanca yanıtı* var. O zamanki Müftü de tayinli idi, şimdiki de tayinli. Yunan Yönetimi, Koca Kapı’yla yarış ederek, o da zaman geçtikçe kendisine daha uyumlu insanlar yetiştiriyor. Eyaletin azarlama yazısını bulamadım, muhafaza etmemişim, ama Müftülüğün arşivlerinde vardır. Olayın devamı: Eyalet bu yanıta bile tahammül edememiş ve onu “kabul edilemez” olarak niteleyip geri göndermişti. Hafız Cemali ona nazikçe ders veriyordu, ama ona bu fırsatı genel sekreterin kendisi veriyordu. Bu yüzden çok kızmış.
 
6.12.2018
 
İbram Onsunoğlu
 

* Bu yazı ilk defa Tiken.net’te yayımlanmış olup, sözkonusu yanıtı/mektubu sitede bulabilirsiniz.

google-news Ακολουθήστε το paratiritis-news.gr στο Google News και μάθετε πρώτοι όλες τις ειδήσεις.